Yükselen faiz oranları, enflasyon ve uzun süredir devam eden enerji krizi, dünya ekonomisinin resesyona doğru gittiği inancını artırıyor.
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde’nin temel bir senaryo olarak görmese de kabul ettikleri bir risk olan resesyona dair işaretler de yükselmeye devam ediyor.
ABD’de gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) iki çeyrek art arda küçülmesinin ardından ülkede resesyonun başlayıp başlamadığı tartışılmış, yetkililer bunun istisnai bir durum olduğunu ve durumun resesyon anlamına gelmediğini belirtmişti. Ancak hem Avrupa’da hem de ABD’de üretime ilişkin veriler ekonomik durgunluk sinyallerinin arttığını gösteriyor.
AVRUPA’DA RİSK ARTIYOR
Avrupa’da resesyon riskleri güçlenmeye devam ederken, Almanya’nın doğal gaz tedariki problemine bir de kuraklığın nehirlerdeki su seviyelerini düşürmesi eklendi.
Buna göre, nehirlerin iç ve dış ticarette önemli payı olduğu ülkede su seviyelerinin oldukça azalmasının ardından bazı gemilerin seyahat edememesinin ülkede tedarik zincirini olumsuz etkileyebileceğinden endişe ediliyor.
Euro Bölgesi’nde yıllık enflasyon enerji fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle temmuzda yüzde 8,9’a çıkarak rekor seviyeyi görürken, inşaat üretimi, haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 1,3 azaldı.
Euro Bölgesi yılın ikinci çeyreğinde çeyreklik yüzde 0,6 ve yıllık yüzde 3,9 büyüse de beklentilerin altında kalırken, İngiltere’de Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 10,1 artışla son 40 yılın en hızlı yükselişine işaret etti.
Bu hafta açıklanacak satın alma yöneticileri endeksleri de resesyon konusunda kritik sinyallerden birini verecek. Özel sektör üretiminin daraldığını gösterecek olası bir veri 19 ülkeli Euro bölgesindeki resesyon için ciddi bir sinyal olacak.
ABD’DEN GELEN SİNYALLER NEGATİF
Öte yandan ABD’de enflasyon ve resesyon ikilemi sürerken, piyasalardaki fiyatlamalar da zorlaşıyor.
ABD tahvil piyasalarında da bu hafta satış ağırlıklı bir seyir izlenirken, bazı varlıklarda terse dönen getiri eğrisi resesyon korkularını beslemeyi sürdürüyor.
Ülkede açıklanan makroekonomik verilere göre, ikinci el konut satışları, temmuzda düşüşünü altıncı aya taşıyarak aylık bazda yüzde 5,9 azalışla Mayıs 2020’den bu yana en düşük seviyeye geriledi.
İlk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı, 13 Ağustos ile biten haftada önceki haftaya kıyasla 2 bin kişi azalarak 250 bine indi. Piyasa beklentilerinin aksine düşüş kaydeden işsizlik maaşı başvuruları, iş gücü talebinin sağlam kalmaya devam ettiğine işaret etti.
ABD’de perakende satışlar, temmuzda artış beklentilerinin aksine değişim göstermezken, ülkenin büyük alışveriş mağazalarından Target’ın ikinci çeyrekteki karı, tüketicilerin yüksek enflasyon nedeniyle isteğe bağlı harcamalardan kaçınmasıyla yaklaşık yüzde 90 düşüş gösterdi.
Ülkede konut başlangıçları ise temmuzda yüzde 9,6 azalışla 1 milyon 446 bine gerileyerek, Şubat 2021’den bu yana en düşük seviyeye indi. İnşaat izinleri de temmuzda aylık bazda yüzde 1,3 azalarak 1 milyon 674 bine geriledi.
UZMANLAR NE DİYOR?
Uluslararası Para Fonu (IMF) geçtiğimiz ay küresel büyüme tahminlerini düşürerek, yüksek enflasyon ve Ukrayna savaşından kaynaklanan risklerin kontrol altına alınmaması hâlinde dünya ekonomisinin resesyonun eşiğine gelebileceği uyarısında bulundu.
Kurum yayımladığı raporda küresel reel gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) büyümesine ilişkin tahminini yüzde 3,6’dan yüzde 3,2’ye düşürdü. IMF’nin 2023 yılına ilişkin büyüme beklentisi ise yüzde 3,6’dan yüzde 2,9’a indirildi.
Moody’s Analytics’in baş ekonomisti Mark Zandi ise ABD’deki ekonomik daralmanın resesyona işaret etmediğini belirterek “Bu bir durgunluk değil. Durgunlukla aynı evrende bile değil” dedi.
Devam eden bir durgunluğa işaret eden tek şeyin negatif GSYİH’nın arka arkaya iki çeyrek küçülmesi olduğunu belirten Zandi, “GSYİH’nın bu çeyrekte pozitife döneceğine dair erken göstergeler var” dedi.
RESESYON NEDİR?
Resesyon, bir ülkenin ekonomik faaliyetlerinde gerileme yaşanması nedeniyle reel gayri safi yurt içi hasılanın düşmesi, ekonomik faaliyetlerde duraklaması, negatif anlamda istikrarlı bir konjonktür dalgasında doruğu izleyen reel ekonomik faaliyet düzeyinde ılımlı daralma aşaması olarak tanımlanıyor.
Ekonomideki daralma ılımlı değil şiddetli olursa buna da depresyon deniyor.