CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Karşıyaka Mezarlığı’nda gerçekleşen muharrir ve yayıncı İlhan Erdost’u anma programı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Özel, ”İçişleri Bakanlığı tarafından DEM Parti Eş Genel Lideri Tuncer Bakırhan hakkında yaptığı konuşma nedeniyle bir soruşturma başlatıldı. Bununla ilgili bir kıymetlendirme alabilir miyiz?” sorusuna, şöyle karşılık verdi:
”Dün de tabir etmiştim. Ben Sayın Bakırhan’ın ifade ettiği görüşlere katılmıyorum. En sert biçimde de bu görüşlere karşı çıkıyorum lakin kelam söyledi, kelamın yanıtının kelamla verilmesi gerekir. Bir siyasi partinin genel liderine kullanmış olduğu tabirlerden ötürü soruşturma başlatalım, onu yollayalım sonra dokunulmazlık tartışması başlatalım falan ülkeyi bu tip yönetme pratiğinin Türkiye’yi ne hale getirdiği ortada. O tartışılan cümlelerin rastgele bir yeriyle bir mutabakatım olmadığı üzere en sert formda karşı çıkıyorum. O gün ben otobüsün üstüne çıktığımda bu sözlerden haberdar değildim. Benden evvel konuşmuş. Haberdar olsam da orası Ahmet Türk ile dayanışma yeri. Ömer Çelik’in, Devlet Bahçeli’nin, Recep Tayyip Erdoğan’ın o söze söyleyecek sözleri yok. Güçleri yargıyla mı susturma yoluyla mı oluyor? Ben bu işe temelden itiraz ediyorum.”
“MİT’E TALİMAT GİTMİŞ”
Özel, ”Esenyurt Belediyesi ile başlayan kayyum atamalarının öbür belediyelere de yayılacağı tezleri var. Hatta Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik kimi argümanlar var toplumsal medyada. Neler söylemek istersiniz?” sorusuna şöyle cevap verdi:
‘’Soruşturmanın başladığı gün kayyum atamak, mahkemeyi de halkı da tanımamaktır. Son derece yanlış bir iştir. Artık ben de takip ediyorum. Hatta Melih Gökçek’in troll orduların, birtakım operasyon adamları ve hesapları artık de Ankara Büyükşehir Belediye Liderimizi, geçtiğimiz hafta da İstanbul Büyükşehir Belediye Liderimiz üzerine ağırlaşan bir ateş vardı. Ankara Büyükşehir Belediye Liderimiz hakkında geçmişte olmuş bir soruşturmaya gerek bile duyulmamış konuları, birtakım soruşturmalar yürütülüyor falan lakin bir yandan da MİT’e verilmiş bir talimat… ‘Eşeleyin, deşeleyin aman bir şeyler bulun. Bir türlü ilişkilendirmeler yapalım’ falan. Hiç bunlara kalkışmasınlar. Gözümüz üzerlerinde. Bu ortada MİT liderine bir yazı yazmıştım. AK Parti Genel Merkezi’nde bir sunum yapmıştı. ‘Ne sundunuz? Onların bilmesi gerekip de bizim bilmediğimiz ne var? Bizim niçin bilmemiz gerekmiyor. Şayet AK Parti’nin bu FETÖ probleminde kendi bilmesi gereken zaafları varsa, onu söyleyin, yok güvenlikle, istihbaratla ilgili bir bilgi, ülkenin en çok alan ikinci partisiyle paylaşılıyorsa, birinci partisinden niçin esirgiyorsunuz?’ demiştim. Sayın MİT Başkanı 29 Ekim merasimlerinde bana nezaketle yazıyı aldığını, süratle dönüş yapacağını söylemişti. O geri dönüşü bekliyoruz. Bugün de Sayın MİT Başkanı’na seslenmek isterim. MİT’in hiyerarşisi içerisinde bu türlü bir şey olacağına ihtimal vermiyorum ancak MİT’in içerisine Saray’dan birilerinin ‘Aman efendim bir şeyleri araştırın, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni de bu işlere karıştırın’ diye bir yaklaşım olduğunu duymuş durumdayım. Bu husus hakkında kısa müddette MİT Lideri’nin hassaslık gösterip, beni, partimi ve bilmesi gereken tüm siyasi partileri ki milletin görevlendirdiği partiler ortasında ayrım yapmak yanlışsız değildir. Bilgilendirmesini bekliyorum.’’
“DİLRUBA’NIN KELAMLARININ ALTINA İMZA ATMADIM”
Özgür Özel ayrıyeten ”Dilruba Kayserilioğlu hakkında söylemleriniz oldu. Protokolde bulunmasını yanlış bulduğunuzu söylediniz. Gelişini de sürpriz olarak nitelendirdiniz. Bununla ilgili Kayserilioğlu’ndan yalanlama geldi. Bununla ilgili değerlendirmeleriniz neler?” sorusunu ise şu sözlerle yanıtladı:
”Yalanlamıyor ki doğruluyor aslında. Ben ‘Dilruba geldi’ demedim. Bizim İzmir’de o tertibi yapan arkadaşlarımız, vilayet ve ilçe idaremiz Dilruba’yı ziyaret ettiğimiz gün çıkınca bana güya âlâ bir şey yapacaklarını düşünerek yanımdaki koltuğa Dilruba’yı getirdiler. Bu imaj hakikat değildi. Tahminen Dilruba’nın bir düzeltmesinden sonra olsa sorun olmazdı dedim. İçeride de Dilruba’ya tutukluluğuna itiraz ediyoruz, çok yakında hür kalacaksın, ne dediğini tahminen tam anlatamadın, üzülenler oldu, onların kalbi kırıldıysa bu bahiste tabirlerin de düzgün olur demiştim. Lakin Dilruba dünkü programın ne kadarını, neyini duydu, izleyip de yalanladığı kısım beni doğruluyor. Ben aslında Dilruba kendi geldi demedim. Ben Dilruba’nın kelam söyleme özgürlüğünü sahiplendim. Mahpusta tutulmasına itiraz ettim, kelamlarının altına imza atmadım. Protokolde yanında oturunca imza atmışsın üzere oluyor.”
“SÜLEYMAN SOYLU SİYASİ BUKALEMUNDUR”
Özel kendisine yöneltilen ”Süleyman Soylu daha önce İçişleri Bakanı olduğu dönemde CHP’ye yönelik ‘CHP’ye oy verirseniz Apo’yu salıverecekler, özgür bırakacaklar’ demişti. Hafta sonu yaptığı bir röportajda Sayın Devlet Bahçeli’nin açıklamalarına ait ‘Bahçeli’nin ortaya koyduğu son çıkış, Türkiye’nin önüne konulmuş büyük bir fırsattır, özdendir, önümüzdeki yarım asrın ne olacağına yönelik bir anlayışın bütün dünyaya ve Türkiye’ye sorusudur’ dedi. Nasıl değerlendirirsiniz?” sorusu üzerine şöyle konuştu:
”Süleyman Soylu tam da budur. Süleyman Soylu, siyasi bukalemundur. Süleyman Soylu geçmişte Erdoğan’a neler diyordu. Yanına çağırdı, koşarak gitti. Erdoğan’ı en çok savunan oydu. Geçmişte tahlil süreci konusunda evvel olumlamaları vardı, sonra tahlil süreci terk edildikten sonraki en sert ve hak ihlalleriyle dolu, demokrasiyi ayaklar altına alan süreci de en çok savunan, o sürecin cellatlarından biriydi. Seçimlerde de meydan meydan gezip… ‘Ankara’yı Mansur Yavaş kazanırsa su faturalarını DHKP-C militanları dağıtacak’ diyordu. İstanbul’u Ekrem İmamoğlu kazanırsa İSPARK’ı PKK’ye verecekler’ diyordu. En son seçimde de ‘eğer CHP iktidar olursa, APO’yu salma planları var’ diyordu. ‘Bunun kelamını verdiler’ diyordu. Bugün kimin ne kelam verdiğini görüyoruz. Sayın Bahçeli’nin ifadelerini bu sefer de Süleyman Soylu söylüyor. Soylu, siyasi bukalemundur. Bunda şaşıracak bir şey yok. Hayvanat bahçesini gezerken atın renk değiştirdiğini görürseniz, şaşırırsınız. Bukalemunun renk değiştirmesine kim niçin şaşırsın.”